Kavurma (Greek)

Narrator: Χαρίκλεια/ Κομοτηνή

Καβουρμάς (Greek)

Kavurma (Turkish) Kav ɯr΄ma (Pomak)
Παίρνουμε το κρέας το χοιρινό, κόβουμε κομματάκια μικρά λίπη, κόβουμε και κομμάτια  από το κρέας, τα ψαχνά κομμάτια, τα βάζουμε σ’ ένα καζάνι μεγάλο, ανάλογα την ποσότητα που είναι κι εκείνα τα βάζουμε και τα τσιγαρίζουμε. Αφού τα τσιγαρίζουμε μετά, λίγο να πάρουν χρώμα ρίχνουν λίγο νεράκι να βράσουν και μετά ρίχνουν κόκκινο πιπέρι και τ’ ανακατεύουν όλα μαζί και τ’ αφήνουν να βράσουν και λίπος φυσικά θα βγάλει το .. η λίγδα που βάζουν μέσα στο καζάνι κι αφού βράσουν όλα μαζί καλά, λίγο μαύρο πιπέρι, κόκκινο πιπέρι, λίγη ρίγανη και λίγο αλάτι κι όταν είναι έτοιμα τ’ αφήνουν να κρυώσουν και τα βάζουν μέσ’ στα τσουκάλια  για να πιάσ’ μια κρούστα από πάνω η λίγδα.

 Domuz etini alıyoruz, küçük parçalar halinde yağları kesiyoruz, etten de kemiksiz tarafından parçalar kesiyoruz, etlerin büyüklüğüne göre, büyük bir kazana koyuyoruz ve etleri de koyup kavuruyoruz. Kavurduktan sonra, biraz renk alınca kaynaması için biraz su döküyorlar ve sonra kırmızıbiber atıyorlar ve hepsini beraber karıştırıyorlar ve onları kaynaması için bırakıyorlar ve elbette yağ çıkaracak... Kazana koydukları yağ ve hepsi güzelce kaynadıktan sonra, biraz karabiber, kırmızıbiber, biraz kekik ve biraz tuz ve hazır olunca soğumaları için bırakıyorlar ve üstündeki yağın kaymak tutması için onları çömleklerin içine koyuyorlar, sterilizasyon gibi (iyi söyledim mi?). Bu. Bu, daha fazla bilmiyorum.

 ΄Zimame me΄sono, ΄svincko, dro΄bime go na ΄drebno, i ΄lojen dro΄bime na par΄t∫it∫ki. ΄Klavame hi na e΄din go΄l’am ka΄zan, ΄kolkono jæ me΄sono, ΄malko ili ΄mlogo. A΄ga se kavɯr΄disa, ΄sipavame ΄malko ΄voda da vri. ΄Setn’æ ΄klavame mu t∫er΄ven bi΄ber, ΄bɯrkame vrit naan΄no. Skram ΄klavat fof ka΄zanen i a΄ga se sva΄ri vrit naan΄no, ΄malko t∫er΄en bi΄ber, ΄malko ΄rigan, ΄malko sol’. A΄ga jæ sva΄reno, os΄tav’at go da iz΄stine i ΄klavat go na ΄t∫ukale za da ΄fati ΄kora ot ot΄gore, da se ΄skrami, ot’ dɯr΄ʒi ΄mlogo. Ej΄nava jæ, ne znam po-΄mlogo.